SINAV KAYGISI

SINAV KAYGISI

    Okul sürecinin başlangıcıyla, öğrendiklerimizin teyidi olarak değerlendirilen sınav sistemi ile tanışırız. Bu sistemde; derslere hakimiyetle orantılı olarak sınav sonucunun yükselmesi beklenir ama her zaman sınav öncesi gösterilen performansla sınav sonucu paralel olmayabilir. Performans-sonuç dengesini bozan faktör ise öğrenilen bilginin sınav esnasında etkin şekilde kullanılmasını engelleyen yoğun endişe halidir. Sınav kaygısına; kalp atışlarında hızlanma, terleme, soluk alıp vermede güçlük, çarpıntı hissi, beslenme ve uyku düzensizliği gibi fiziksel belirtilerin yanı sıra gerginlik, huzursuzluk, çaresizlik, karamsarlık gibi duygusal belirtiler de eşlik eder. Zihinde ise sürekli olumsuz düşünce kalıpları olur, örneğin; sınavı kazanamazsa her şeyin biteceği, bildiklerinin hepsini unuttuğu, başarılı olamayacağı, yeterince iyi olmadığı ve ailesinetanıdıklarına rezil olacağı düşüncesi vb. Bu belirti ve düşünce kalıplarının sonucu olarak ise; ders çalışmayı ertelemek, sınav esnasında dikkat ve yoğunlaştırmada güçlük çekmek, sınavı yarım bırakıp çıkmak veya sınava hiç girmemek gibi istenmeyen durumlar gözlemlenebilir. Sınav kaygısının nedenleri nelerdir? Sınav kaygısının en önemli nedeni olumsuz düşüncelerdir. Sınavla ilgili olumusuz referanslar bundan sonraki sınavların hepsinde başarısız olacağı düşüncesini tetikler. Sınav esnasındaki zaman yönetiminin zayıf olması, sınava yeterince hazırlanılmaması, beklentilerin gerçeğe uygun olmaması ve ebeveynlerin çocuklarından akademik başarı beklentisinin yüksek olması kaygı düzeyini artıcı faktörlerdir. Sınav kaygısıyla başa çıkmak nasıl mümkün olur? Öncelikle olumsuz düşünce kalıplarının değişmesi gerekir. Düşünceler duyguları, duygular davranışları etkiler. İlk adım olarak zihindeki olumsuz düşünce kalıpları belirlenmelidir. Belirlenen düşüncelerin hangi duyguları beslediği ve bu duyguların davranışları nasıl etkilediği, özellikle yazılarak görülmelidir. Örneğin; Başarılı olamayağını düşünmek karamsalık içerir ve olumsuz duygular tetiklenir, bu düşünce ve duygunun sonucu olarak ders çalışmak boşverilebilir. Peki biz bu olumsuz düşünceyi olumlarsak ne olur? Örneğin; Elimden geleni yapacağım düşüncesiyle tetiklenen duygu umut içerir, bunun sonucu olarak da gayret gösterilir. Kendini başkalarıyla kıyaslamakta kaygıyı artırıcı faktörlerdendir ve öğrenciyi eksiklerini tamamlamaktan uzaklaştırır. Bu durum rotayı rakip görülen kişiye odaklanmaya çevirir ve rakip görülen kişiden daha başarılı olduğu düşünüldüğünde motivasyon kaybolabilir. Öğrenci bir diğer kişiyi değil de kendisini rakip olarak belirler ise ilerleme süreci kesintisiz olur. Sınav kayısıyla başa çıkmak için temel olarak da, daha az hakim olunan dersleri öncelikli tutarak planlı ve istikrarlı ders çalışmak ve günlük tekrar yapmak gerekir, bununla birlikte iyi beslenmek- düzenli uyumakda bu sürecin önemli bir parçasıdır. Sınav esnasında ise; soruları iyi okumak, çok acele etmeyip zaman kontrolünü de kaybetmemek kaygıyı azaltıcı ve başarıyı artırıcı önlemlerdir. Sınav kaygısı yaşayan öğrencilerin ebeveynlerinin ise; negatif motivasyonlardan uzak durmaları, başkalarıyla çocuklarını kıyaslamamaları, çocukları ile ilgili gerçekçi beklentiler içinde olmaları ve akademik başarı ile çocuklarına yönelik sevginin orantılı olmadığını göstermeleri, sürece destek için önemli olacaktır. Unutmamak gerekir ki kaygı kontrol edilebildiği sürece faydalıdır çünkü gayreti besler. Sınava girdiği için heyecanlanan her öğrenci sınav kaygısı yaşıyor demek doğru değildir. Heyecan ile yoğun kaygı arasındaki fark; hissedilen kaygının performansın önüne geçmesidir. Bazı öğrenciler sadece daha az başarı gösterdikleri derslerde, teog ve ygs-lys gibi büyük sınavlarda yoğun kaygı yaşarken, bazı öğrenciler için her sınav kaygı kaynağı olabilir. Alınan önlemlerin yetersiz kaldığı düşünülürse, sınav zamanının gelmesini beklemeden bir uzmana başvurmak gerekir çünkü sınav kaygısıyla ilgili çalışmaların erken başlaması önemli ve gereklidir.

TAKİP EDİN
BLOG / DUYURU

BİLGİ ALMAK İÇİN HEMEN ARAYIN